top of page

CSİ: Kayıp Çininin İzinde

Eski alışkanlığımdır, ben vakit buldukça müzayede kataloglarını incelerim. Okumayı çok seven biri olduğum için okuduklarımın bir zamanlar gerçekte nasıl olduklarını görmeme yardımcı olur. Mesela kitaplarda Kanuni’nin Arz Odasında yaslandığı kırlent kumaşlarını bile detaylı anlatır elçiler. Lale desenleri, sırmalar, brokar kumaşlar… İşte o kumaşlardan katalogda görünce hemen tanırım, hayalim bu yüzlerce yaşındaki parçalarla buluşmuş olur. Geçmişi daha iyi düşünmemi, hissetmemi, anlamamı sağlarlar. Bir taraftan da gördüğünde nereye ait olduğunu bilmek bana kendimi iyi hissettirir. Demek emektar bir kütüphaneci gibi, ne nereye, hangi döneme ait avucumun içi gibi bilme noktasına ulaşmışımdır.

Bir taraftan da bu müzayedeler iç acıtıcıdır; çünkü bir sengine yekpare Acem mülkü feda olan İstanbul'un sengleri yerlerinden kopartılmış, boynu bükük şekilde satılıp durmaktadır.

İşte yine bir akşam, herkes yattıktan sonra köşeme çekilmiş ünlü müzayede evi Sotheby’s in pek bir gururla yayınlanan kataloğunu inceliyordum. Birden mavi, sarı ve yeşil tonlarından oluşan 16. Yüzyıla ait o çiniyi görünce başımdan vurulmuşa döndüm.




Çiniyi görünce deliye dönmem normaldi çünkü bilenler bilir ki bu çininin tarihimizde özel bir yeri vardır. İstanbul’da bu çiniyi ben sadece bir yerde anlatırım o da Şehzade Mehmet Türbesinde.

Evet Kanuni Sultan Süleyman’ın erken yaşta çiçek hastalığından vefat eden oğlu için yaptırdığı bu türbe dinmeyen bir yas kaynağıydı. Evlatlarını toprağa vermiş Padişah ve Haseki’nin yasına duyduğu saygıdan Mimar Sinan’ın bu türbenin çinilerini klaik parlak kırmızılı ve şatafatlı İznik çinilerinden değil, bu yasa daha uygun düşen mavi, sarı ve yeşil tonlarını içeren çinileri bilerek seçtiği rivayet edilir.

Yani Mimar Sinan tarafından özenle seçilen bu çiniler bir yasın, bir erken kaybın sembolüdür. Her içeri girdiğinizde size buradaki o matem havasını hatırlatmakla görevlidirler.




İşte Sotheby’s’in Nisan 2023 müzayede kataloğundaki bu çiniler Şehzade Mehmet türbesindekilere bu kadar çok benzeyince benim de içime bir ateş düştü. Acaba o türbeden açlınıp yıllar önce yurtdışına götürülmüş olabilirler miydi? Yoksa başka bir yere mi aittiler? Bunu bilmenin tek yolu da türbeye gidip karşılaştırma yapmaktı.

Ertesi gün koştura koştura Şehzade Mehmet türbesine gittim. Timur’un tacı misali bir kubbe altında yatan Şehzadenin, türbesinin çinilerini inceledim. Desenler benzemesine rağmen çok şükür ki Sotheby’s’in kataloğundaki çini oraya ait değildi. Bu içimi çok rahatlattı. Ama desenler o kadar benziyordu ki müzayededeki parçanın aynı ustanın işi olabileceğini düşündüm.

Her şeye rağmen Mimar Sinan’ın hatırası, Kanuni ve Hürremin üzüntüsünün sembolü, bu hikayenin taşıyıcısı çini yerindeydi…

Peki Sotheby’s’in elindeki çini nereye aitti?

Bunun nereye ait olabileceğini düşünürken çok ilginç bir şey oldu. Artık çekim yasası mı dersiniz, tevafuk mu, kelebek etkisi mi ben bilmem ama çok ilginç bir hadise yaşadık. Benim sosyal medya paylaşımlarımda bu çiniyi gören bir takipçimin o gün yolu şans eseri Çamlıca İslam Medeniyetleri Müzesine düşüyor. Ve orada bu çininin tıpkısının aynısını görüyor. Tanıyıp hemen fotoğrafını çekip bana gönderiyor. Sonradan bana şu şekilde yazdı Meryem hanım: “Bu çininin orada olduğunu bilir derecesine hissetmek ve sadece gözlerimin o çiniyi aramasından anlıyorum ki gerçekten çok istemişsiniz, biz de aracı olmuşuz” Gerçekten çok istemiştim, o çininin nereden geldiği bilebilmeyi, günüm gecem o mavi, sarı ve yeşil renkle, o desenlerle dolmuştu. Çiniyi yurda geri getirebilecek, onun hikayesinin herhangi bir noktasını açığa çıkarabilecek her bilgi için içimden bir şey kopuyordu. Çok şükür ki bu arzum makes buldu bir şekilde bu rastlantı gerçekleşti. Eğer o gün o takipçim bu çiniyi görüp tanımasaydı İstanbul’da bir müzede eşi olduğunu herhalde asla bulamazdım. Meryem Hanım’a müteşekkirim. Ve tabi ki en içten arzularımı cevapsız bırakmayan Allah’a da. Ben böyle kaderin ağlarını ince ince örmesine, insanları böyle denk getirmesine, eşzamanlılıklara, aradığının da seni aramasına bayılırım. Bu küçük, sadece sana göz kırpan mucizeler hayatı çok keyifli hale getirir zannımca…









Tüm bu gelişmelerin ardından kalkıp İslam Medeniyetleri Müzesine çini ile ilgili bilgi almak için gittim. Altın bir bilgilendirme notu ya da envanter numarası yoktu. Neyse ki yine şansım yaver gitti de müzedeki görevli koleksiyon sorumlusundan 5 dakikada envanter numarasını öğrendi. Meğer İstanbul Arkeoloji Müzeleri koleksiyonuna aitmiş.

Hala bu çininin nerden geldiğini bilmiyorum hikaye adım adım ilerliyor. Yeni bir gelişme oldukça bu yazıyı güncelleyeceğim. Bakalım yolda ne maceralar bizi bekliyor. Umarım yurda dönüşünü de bu yazıya eklemek bir gün nasip olur 😊

1 commentaire


Maide KARZAOĞLU
Maide KARZAOĞLU
13 juil. 2023

Bu yazıya bir şekilde yolum düştü ve yorum yazarak belki unuttuysan çininin hikayesini sana tekrar hatırlatmak istedim.


J'aime

Mekanın Ruhu Bloga Abone Olun

İletişim bilgilerinizi bırakın ve blog yazılardan, turlardan ilk siz haberdar olun.

Teşekkürler!

bottom of page