top of page

Barbaros'un Yıldızları ve Sinan'ın Sanatı: Çinili Hamam

Güncelleme tarihi: 20 Tem 2023


Cep telefonumdaki saate huzursuz bakışlar atarak gittikçe gerginliği artan koşturmamın ardında tek bir arzu vardı.

Mimar Sinan’ın, Barbaros’un yıldızları ile ışığa yol verdiği o kubbenin altında bir kez durabilmek.

O yıldızlardan süzülen ışığı havada yakalamak.

Yıllar yıllar önce (Ya da çağlar mı demeliyim?) Süleymaniye yapılırken kubbesinden gözünü alamayan Sinan’a kötü niyetliler şöyle demişlerdi:

“Kubbenin duracağı şüphelidir; herif ona hayrandır, bütün gününü ona bakarak geçirir, elinden bir şey gelmiyor, sevdadan neredeyse aklını yitirmek üzeredir.”

Bunca kötü sözün arasında tek bir şeye isabet etmişlerdi: İnsanlar gerçekten kubbelere sevdalanabilir.

İşte bu söz aklımda Kadınlar Pazarının bin bir gece acayipliklerinden hiçbirine takılmamaya çalışarak, hedefe varmak üzere koşar adım yürüdüm.

Ve karşımda Çinili hamam!

Ilıklık ve soğukluğu pas geçerek, hedefime son bir hamle daha yaptım ve işte artık oradaydım.

Bembeyaz bir kubbe, ona açılmış Süleyman Mührü şeklindeki yıldızlar ve ondan görünen mavi gök.

Yıldızların güzelliği, onlardan göğe bakmanın hissi...

Ama hepsinden çok Sinan’ın fevkalade latif bir şekilde hamamın banisi Barbaros Hayreddin Paşa’yı işaret etmesi.

Mimar Sinan’ın tüm hamamlarını yan yana koysalar, onun yapılarını banilerine göre kişiselleştirme yeteneğini bilen biri bu hamamı Barbaros için yaptığını anlayabilir.

Bunu anlamak için de sadece Barbaros’un sancağındaki Süleyman Mührünü bilmek yeterlidir. Rüzgara bile hükmeden Hz. Süleyman'ın mührünü denizciler bir korunma alameti olarak kabul ederlerdi. Öyle ya bir rüzgar, bir fırtına bir gemiyi varacağı yere de ulaştırır, alabora edip denizin dibine de gönderebilir. O yüzden rüzgara karşı bu hükmedici ve muktedir mühür Barbaros'un sancağında yerini buldu.

Barbaros’un yıllarca altında sefere çıktığı Süleyman mühürlü sancak onun imgesini oluşturan en güçlü öğeye dönüştü zamanla.



Sinan’ın letafetli zihni hem ona yaptığı eseri kişiselleştirmek hem de Barbaros’a ait hatıraları kalıcı kılmak ve onun sembollerini pekiştirmek için bu devasa hamama bir son dokunuş yaptı.

Kubbedeki fil gözü camlı, normalde yuvarlak olan pencereleri, Süleyman mührü diye bilinen 6 köşeli yıldızlara çevirdi.

Onunla da kalmadı çinilerde, opus sectile yer döşemelerinde, elini attığı bir çok tezyinatta Süleyman Mührü’nün en güzel örneklerini ortaya çıkardı.

Basit mimari öğeler her içeri girene Barbaros’a aidiyetini haykıran kubbelere, döşemelere, duvarlara dönüştü.



Barbaros Hayreddin Paşa bu hamamı görebilmiş midir bilmiyorum. Çünkü ölüm tarihi ve hamamın bitiriliş yılı aynı. Ama şu açık ki, hamam Sinan’ın gözlerinde sanki onu görmüş gibidir. Hem de o kadar iyi görmüştür ki bugün bile görenlere onu anlatmaktadır.

Göbek taşına oturup, kubbedeki yıldızları seyredip, bir taraftan da İKSV tarafından 17. İstanbul Bienali kapsamında yerleştirilen ses enstalasyonlarını dinlerken kendimi Sinan’a atılan iftiralardan bir miktar payımı almış hissediyorum:

“Kubbenin duracağı muhakkakdır; hatun ona hayrandır, bütün gününü ona bakarak geçirir, elinden bir şey gelmiyor, sevdadan neredeyse aklını yitirmek üzeredir...”








Comentários


Mekanın Ruhu Bloga Abone Olun

İletişim bilgilerinizi bırakın ve blog yazılardan, turlardan ilk siz haberdar olun.

Teşekkürler!

bottom of page